UCL | Kazandıran mağlubiyet..
UEFA Şampiyonlar Ligi'nde grubunun ikinci maçında Paris Saint-Germain'i evinde ağırlayan Galatasaray rakibi karşısında sahadan - 'lık skorla ayrıldı. Konuk ekibe galibiyeti getiren gol 53. dakikada İtalyan forvet oyuncusu Mauro Icardi'den gelirken, sahadan mağlubiyetle ayrılmasına karşın Galatasaray'ın ortaya koyduğu oyun uzun süre alkış aldı.
Hafta sonu oynanılan Fenerbahçe derbisinin ardından Paris Saint-Germain karşısında takımda bir kaç dikkat çeken değişiklik yapan Fatih Terim seçtiği ilk 11'de alışagelmiş savunma düzeninin önünde orta alanda Donk - Seri - Nzonzi üçlüsünü tercih ederken hücum hattında Belhanda ve Babel, tek forvet olarak da Falcao'yu tercih etti. Sofiane Feghouli'yi kulübeye çeken Terim, sakatlığı sebebiyle forma giyemeyen Lemina yerine de Donk'u sahaya sürmüş oldu. Ancak oyun şablonu büyük bir sürprizin bizi beklediğini gösterdi ve Galatasaray sahaya 3-5-2 dizilişinde yayıldı. Karşılaşmanın ilk düdüğüyle birlikte rakip alanda hücum pres yapan, önde basan ve coşkusu yüksek bir Galatasaray izledik ancak konuk ekip hem kaliteli ayakları, hem de yüksek temposunun etkisiyle maçın başında tehlikeli pozisyonlar üretti. Karşılaşmanın 12 ve 14. dakikasında kalesinde arka arkaya tehlikeli pozisyonlar yaşayan Galatasaray, maçtaki ilk ciddi tehlikesini 18. dakikada ceza sahası çizgisi üzerinde Ryan Babel ile yaptığı duvar pasının ardından kaleye vuran Jean-Michael Seri'yle buldu. Mücadelenin ikinci 15 dakikalık bölümünde Paris Saint-Germain hızlı hücumlarla ceza sahamızda tehlike yaratmak istese de özellikle Luyindama müthiş bir konsantrasyon ile oynayarak rakip hücumculara geçit şansı tanımadı. Ryan Donk'un da sık sık iki stoper arasına girerek 3 stoper - 2 kanat bek şeklinde dizilişi Galatasaray'ın cevap verdi ve Fransız ekibi karşısında tabir-i caizse kafa kafaya oynamaya başladı. Ön alanda müthiş bir hücum pres yapan (hatta bir ara 5 oyuncu ile) Galatasaray, orta alanda da Seri'nin sorumluluk almasıyla birlikte topu üçüncü bölgeye taşımasını bildi. İlk yarıda dikkat çeken noktalardan birisi de Younes Belhanda'nın hücuma çıkarken yaptığı yanlış tercihler oldu. Faslı oyuncu devreyi 5 pas hatası ile tamamlasa da bu hataların tamamının orta alanda topa sahip olduğu ve rakip kaleye hızlı hücuma çıkma şansının olduğu pozisyonlarda olması gözlerden kaçmadı.
Galatasaray ilk yarıyı her ne kadar 1 şut atarak tamamlamış olsa da ceza sahasında üretken olmak istemesi, coşkusu ve temposunun yüksek olması sevindirici noktalardan birisi oldu. Terim'in öğrencileri rakibinin pas yüzdesini %71'lere indirerek savunmada önemli bir kesici rolünü üstlendi.
Karşılaşmanın ikinci yarısının ilk dakikalarında Seri'nin serbest vuruşunu direk dibinde Keylor Navas çıkartırken, Fransız ekibi ikinci devreye ön tarafta oldukça agresif başladı. 3 dakika içerisinde arka arkaya 3 pozisyon bulan Tuchel'in öğrencileri, dakikalar 51'i gösterdiğinde Sarabria'nın duvar pasıyla ceza sahasına girdiği pozisyonda altı pasta bomboş durumdaki Icardi'ye çıkarttığı top sonrasında skorda 1-0 öne geçti. Golün ardından rakip kaleye etkinliğini arttıran Galatasaray, ilk olarak 53. dakikada Falcao'nun kafa vuruşunda Kimpembe çizgiden çıkartırken 55. dakikada Donk'un nefis pasında ceza sahasında dar açıdan topla buluşan Falcao'nun pasında Babel şut açısı ararken savunma araya girdi ve Hollandalı oyuncunun pozisyonunu bozdu. Karşılaşmanın 60 dakikalık bölümü konuk ekibin 1-0'lık üstünlüğüyle geçilirken, 62. dakikada Belhanda - Feghouli ve 63. dakikada Babel - Andone değişiklikleriyle Galatasaray teknik heyeti saha içinde mini bir dokunuş yaptı. Maçın başından beri kanat forvet rolünde görünmesine karşın ikinci forvet rolündeki Hollandalı yerine bu role daha uygun bir profil olan Andone'nin girmesi topu ön alanda daha fazla tutma isteğiydi. Ki her ne kadar skor olarak Galatasaray aradığı golü bulamasa da 70'e kadar oyunu üçüncü bölgede oynamayı başardı. Orta alanda Seri'nin pasörlüğü ve Nzonzi'nin soğukkanlı oyunu orta sahadaki üstünlüğü Galatasaray'a kazandırırken, beklerden istediği hücum katkısını alamayan (isabetli orta, içeriye kat ederek pozisyon hazırlama) takımımız rakip kalede pozisyon aramaya devam etti. 70-80 arasındaki dönemde konuk ekip hücum hattında Mbappe'nin süratiyle kalemizde pozisyon ararken, bir - iki minör hatası dışında gayet başarılı bir oyun ortaya koyan savunma tandemimiz başarılı performanslarına devam etti. Nagatomo yerine Ömer Bayram'ı oyuna dahil eden Fatih Terim üç hakkını da kullanırken, mücadele anlamında başarılı ancak hücumdaki verimsizliği ile sırıtan Japon oyuncunun yerine topu daha iyi kullanabilecek, pas oyununu oynayabilecek bir ismi sahaya sürerek kenar oyunlarında daha iyi bir performans sergilemeyi düşünmüş olsa gerek.. Oyun içerisinde de bu bölgede zaman zaman hücuma katılan Marcao'yu görmüştük. Galatasaray'da en dikkat çeken noktalardan birisi dakikalar 80'i göstermiş olmasına karşın hem fizik olarak hem de oyun olarak PSG ile kafa kafaya oynaması oldu. Karşılaşmada son 10 dakikalık bölüme girildiğinde Galatasaray beraberlik golüne çok yaklaştı ancak Feghouli'nin içeriye çevirdiği topta hareketlenen Andone topa dokunamadı. Mücadelenin kalan dakikalarında Fransızlar zaman geçirmeye yönelik olarak oyunun temposunu düşürmeye yönelik davransa da, maçın başından beri yüksek tempoda ve ön alanda baskı kurmayı başaran takımımız son dakikaya kadar rakip kalede beraberlik golünü aradı. Ancak olmadı, olamadı.. Son dakikaya kadar baskı kurmaya çalışan, rakip ceza sahasında pozisyon arayan Galatasaray istediği beraberlik golünü bulamadı. Bulamadı, bulamamasına maçı kaybetti belki ama sezonun dönüm noktası olacak bir maç oynadı. Karşılaşma sona erdiğinde tribünler takımı çağırıp uzun süre alkışlayarak tezahürat yaptı.
Fatih Terim'in öğrencileri maç boyunca %48 topla oynama oranına sahip olurken, %74 pas isabetiyle oynadığı mücadeleyi 365 isabetli pas ile tamamladı. Galatasaraylı oyuncular hücumda rakip kaleye 6 şut denemesinde 1 kez isabet bulurken, takım halinde de 105.44 km koşarak maçı tamamladı.
Galatasaray ilk yarıyı her ne kadar 1 şut atarak tamamlamış olsa da ceza sahasında üretken olmak istemesi, coşkusu ve temposunun yüksek olması sevindirici noktalardan birisi oldu. Terim'in öğrencileri rakibinin pas yüzdesini %71'lere indirerek savunmada önemli bir kesici rolünü üstlendi.
Karşılaşmanın ikinci yarısının ilk dakikalarında Seri'nin serbest vuruşunu direk dibinde Keylor Navas çıkartırken, Fransız ekibi ikinci devreye ön tarafta oldukça agresif başladı. 3 dakika içerisinde arka arkaya 3 pozisyon bulan Tuchel'in öğrencileri, dakikalar 51'i gösterdiğinde Sarabria'nın duvar pasıyla ceza sahasına girdiği pozisyonda altı pasta bomboş durumdaki Icardi'ye çıkarttığı top sonrasında skorda 1-0 öne geçti. Golün ardından rakip kaleye etkinliğini arttıran Galatasaray, ilk olarak 53. dakikada Falcao'nun kafa vuruşunda Kimpembe çizgiden çıkartırken 55. dakikada Donk'un nefis pasında ceza sahasında dar açıdan topla buluşan Falcao'nun pasında Babel şut açısı ararken savunma araya girdi ve Hollandalı oyuncunun pozisyonunu bozdu. Karşılaşmanın 60 dakikalık bölümü konuk ekibin 1-0'lık üstünlüğüyle geçilirken, 62. dakikada Belhanda - Feghouli ve 63. dakikada Babel - Andone değişiklikleriyle Galatasaray teknik heyeti saha içinde mini bir dokunuş yaptı. Maçın başından beri kanat forvet rolünde görünmesine karşın ikinci forvet rolündeki Hollandalı yerine bu role daha uygun bir profil olan Andone'nin girmesi topu ön alanda daha fazla tutma isteğiydi. Ki her ne kadar skor olarak Galatasaray aradığı golü bulamasa da 70'e kadar oyunu üçüncü bölgede oynamayı başardı. Orta alanda Seri'nin pasörlüğü ve Nzonzi'nin soğukkanlı oyunu orta sahadaki üstünlüğü Galatasaray'a kazandırırken, beklerden istediği hücum katkısını alamayan (isabetli orta, içeriye kat ederek pozisyon hazırlama) takımımız rakip kalede pozisyon aramaya devam etti. 70-80 arasındaki dönemde konuk ekip hücum hattında Mbappe'nin süratiyle kalemizde pozisyon ararken, bir - iki minör hatası dışında gayet başarılı bir oyun ortaya koyan savunma tandemimiz başarılı performanslarına devam etti. Nagatomo yerine Ömer Bayram'ı oyuna dahil eden Fatih Terim üç hakkını da kullanırken, mücadele anlamında başarılı ancak hücumdaki verimsizliği ile sırıtan Japon oyuncunun yerine topu daha iyi kullanabilecek, pas oyununu oynayabilecek bir ismi sahaya sürerek kenar oyunlarında daha iyi bir performans sergilemeyi düşünmüş olsa gerek.. Oyun içerisinde de bu bölgede zaman zaman hücuma katılan Marcao'yu görmüştük. Galatasaray'da en dikkat çeken noktalardan birisi dakikalar 80'i göstermiş olmasına karşın hem fizik olarak hem de oyun olarak PSG ile kafa kafaya oynaması oldu. Karşılaşmada son 10 dakikalık bölüme girildiğinde Galatasaray beraberlik golüne çok yaklaştı ancak Feghouli'nin içeriye çevirdiği topta hareketlenen Andone topa dokunamadı. Mücadelenin kalan dakikalarında Fransızlar zaman geçirmeye yönelik olarak oyunun temposunu düşürmeye yönelik davransa da, maçın başından beri yüksek tempoda ve ön alanda baskı kurmayı başaran takımımız son dakikaya kadar rakip kalede beraberlik golünü aradı. Ancak olmadı, olamadı.. Son dakikaya kadar baskı kurmaya çalışan, rakip ceza sahasında pozisyon arayan Galatasaray istediği beraberlik golünü bulamadı. Bulamadı, bulamamasına maçı kaybetti belki ama sezonun dönüm noktası olacak bir maç oynadı. Karşılaşma sona erdiğinde tribünler takımı çağırıp uzun süre alkışlayarak tezahürat yaptı.
Fatih Terim'in öğrencileri maç boyunca %48 topla oynama oranına sahip olurken, %74 pas isabetiyle oynadığı mücadeleyi 365 isabetli pas ile tamamladı. Galatasaraylı oyuncular hücumda rakip kaleye 6 şut denemesinde 1 kez isabet bulurken, takım halinde de 105.44 km koşarak maçı tamamladı.
Hiç yorum yok
Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.