Turgay Zeytingöz: Basketball CL'de Dörtlü Final'i hedefliyoruz.


Bu sezon yeni yapılanmaya giden Galatasaray Nef'te genel menajerlik görevine getirilen Turgay Zeytingöz, Görkem Alkan'ın sorularını yanıtladı. Birçok konuda önemli sözler söyleyen Zeytingöz, Avrupa'da Dörtlü Final'i hedeflediklerini de belirtti.

1- Merhabalar. Öncelikle sizinle tanıştığım için çok mutluyum. Çünkü son yıllarda Banvit ve Ümit Milli Takım ile başardıklarınızla adınızdan sıklıkla söz ettirmiş ve Türk basketboluna oldukça fazla katkıda bulunmuş bir yöneticisiniz bana kalırsa. Bir röportaj serisine başlarken de ilk kapısını çaldığım isimlerden biri oldunuz. Son günlerde Galatasaray Basketbol Şubesi’nin yeniden küllerinden doğduğunu görüyoruz. Geldiğiniz günden beri, gelişen süreci bizimle paylaşır mısınız? Burayı tercih etmenizde en etkili faktör ne oldu?

Teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için. Galatasaray Basketbol şubesi, bildiğiniz gibi Selim Sırrı Tarcan zamanından başlayarak, Türkiye’ye bir basketbol kültürü getirmiş, gelenek yaratmış bir şube. Dolayısıyla Galatasaray’ın 13 tane ayrı branşı olsa da; hem taraftarında, hem camiasında, hem de Lise’nin getirdiği kültürde basketbolun ayrı bir yeri vardır. Bizi buraya getiren en büyük faktör de, Galatasaray camiasının büyüklüğü ve bu kültürdü diyebilirim. Sayın Kerem Tunçeri ile birlikte göreve başlarken bir yönetim değişikliği olmuştu. Yeni gelen yönetimin ve basketboldaki yol arkadaşımız NEF şirketinin vizyonuyla göreve başladık. Başlarda iyi bir takım yaratmanın ve iyi sonuçlar almanın yanı sıra, belki de hep daha fazla üstünde durduğumuz şey altyapı oldu. Galatasaray’da bir şekilde altyapıda bir adım atılması gerektiğini konuştuk. Bu doğrultuda NEF ile beraber bir proje hazırlığına giriştik. Projenin ilk aşamalarından bir tanesi pilot takım oluşturmaktı ve NEF adıyla o pilot takımı oluşturduk. Oraya iyi antrenörler seçtik. Milli Takımlar Koordinatörü Fikret Doğan’ı pilot takımımızın başına getirdik. Şuanda Türkiye Basketbol 2. Ligi’nde mücadelelerine devam ediyorlar. Bunun dışında yönetim değişikliğinden ötürü biraz geç başlamıştık ama camiaya heyecan veren, taraftarı yeniden tribünlere çekecek, iyi bir takım yarattığımızı düşünüyorum. Şimdiye kadar Türkiye Ligi’nde 6 galibiyet aldık, şanssızlıklar olmasa belki 1–2 galibiyet daha alabilirdik. Avrupa’da da grubumuzda lider durumdayız. İşler bizim açımızdan istediğimiz gibi gidiyor. Tabii bunda Galatasaray’ın dinamiklerine çok hakim olan Sayın Ekrem Memnun’un da payı büyük. Biz buraya gelmeden önce Ekrem Abi ile ekibinin sözleşmesi devam ediyordu ve bu senenin yapılanmasıyla alakalı geniş bir mesai harcamışlar. Şimdi de çok uyumlu bir çalışma içerisindeyiz. Bence Galatasaray açısından, basketbol anlamında işlerin iyi gittiğini; bu süreçte NEF’in kulübü tamamen sahiplendiğini, Sayın Başkanımız Burak Elmas’ın da bu planlamanın her aşamasında bizden desteğini esirgemediğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Tekrar da sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum.

2- Kulübün NEF ile ilişkisi bir sponsordan ötede. Sizin de bahsettiğiniz gibi Erden Timur Bey’i sürekli maçlarda da görüyoruz. NEF iş birliğinde geleceğe dair planlar ne? Buradan örneğin Fenerbahçe ve Ülker arasındaki gibi bir “Daimi Sponsorluk” doğabilir mi?

Açıkçası Erden Bey’in düşüncesi bu yönde. Bir de uzun zamandır konuşulagelen bir salon projesi var. Bu salon projesiyle, kulübü kendi gelirini yaratabilir bir seviyeye getirip, en üst organizasyonlarda istikrarlı bir şekilde mücadele etmesini istiyoruz. En üst organizasyon şu anda Euroleague. Tabii daha yolun çok başındayız. Önümüzde nereden baksak bir 3 sene var. Şampiyonlar Ligi’nde de gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz. Önümüzde çok önemli bir PAOK maçımız var. O maçı kazandığımız takdirde Son 16 Turu’na kalmayı garantileyeceğiz. NEF de bu işin tam merkezinde yer alıyor. Erden Bey’in hedefi birlikte çok uzun yıllara dayanan, en üst ligde, en üst başarıyı hedefleyen bir Galatasaray NEF basketbol kulübü yaratmak.

3- Sizin cevaplarınız da benim sorularımla doğru orantıda ilerliyor. Bir sonraki sorum salonla ilgiliydi. Şu an bu röportajı Sinan Erdem Spor Salonu’nda gerçekleştiriyoruz ama Galatasaraylılar’ın gönlünde Abdi İpekçi’nin yeri ayrıdır. Bir de Ali Sami Yen Stadı’nın yanına yapılması planlanan bir salondan bahsediliyor. Gelecek senelerde Galatasaray maçlarını Sinan Erdem’de mi, restore edilen Abdi İpekçi’de mi yoksa kendi salonunda mı oynamayı planlıyor?

Önce Abdi İpekçi’ye bir paragraf açalım. Federasyon Başkanı Hidayet Türkoğlu’nun demecinden yola çıkarak söylüyorum, yakın zamanda bu işin Start’ı verilecek. Tahmin ediyorum ki 2 sene içerisinde yapımı tamamlanacaktır. Tabii salon tamamlanmadan Galatasaray’ın maçlarını orada ya da burada oynayacağını söylemek doğru olmaz ama proje tamamlanınca biz de yenilenen ve belki dünya çapında yapılacak bu tesisin bir parçası olmak isteriz. Diğer taraftan Galatasaray’ın kendi basketbol salonu herkesin arzusu ve isteği. Bu konuda açıklamayı zamanı gelince yönetimimiz yapacaktır. Benim de her Galatasaraylı gibi temennim; kendi salonumuzda, taraftarımızla bütünleşip yola öyle devam etmek.

4- Bir önceki sorularda Euroleague de demişken, Galatasaray’ı tekrar Euroleague’de görebilecek miyiz? Bu seneki Avrupa serüveninde gerçekçi bir tablo çizersek, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde hedef şampiyonluk mu?

Adım adım gitmeyi tercih ediyoruz. İlk hedefimiz gruptan çıkmaktı ama grubumuz çok dengeli ve birbirine yakın takımlardan oluşuyor. Erken konuşmak doğru olmaz. Önümüzdeki maçı kazandığımız takdirde, diğer maçın sonucuna göre grubu 1. sırada bitirip Son 16'ya kalacağız. Son 16'daki grubumuza göre de, ilk 2'ye girip Çeyrek Final ve Dörtlü Final’i hedefliyoruz. Yapabilir miyiz, bence bizim takımımızın böyle bir potansiyeli var. Diğer taraftan da çok geniş rotasyonu olan bir takım değiliz maalesef. Dolayısıyla eksildiğimiz zaman zorlandığımız günler olabiliyor. Bizim takım sağlıklı kalırsa Şampiyonlar Ligi’nde Dörtlü Final’e girip, Türkiye Ligi’nde de ilk 4–6 sıra içerisinde kendimize yer bulabiliriz diye düşünüyorum. Euroleague sorunuza gelecek olursak da; Euroleague bence daha detaylı konuşulması gereken bir süreç. Çünkü Euroleague’in bazı kuralları var. Onlardan bir tanesi, ciddi bir gelirinizin olması gerekiyor. Bu sene 5.4 milyon Euro, önümüzdeki sene 7 milyon Euro bandında bir gelir yaratılması ve onun belgelenmesi gerek. Biz de bu yüzden kulübün kendi gelirini yaratması için çabalıyoruz. O yüzden adım adım gidip, bu sene Türkiye Ligi’ni en iyi seviyede bitirmeye çalışacağız. Bildiğiniz gibi ligde Fenerbahçe ve Anadolu Efes gibi hatta bu grubun içine Karşıyaka’yı da dahil edebiliriz ligin genelinden bütçesiyle, kadro kalitesiyle ayrılan takımlar var. Bu grubun hemen arkasında Playoff yarışında iyi bir yer edinmek istiyoruz.

5- Bandırma günlerinize de değinmek istiyorum. Orada gerçekten saygı duyulası bir yapı kurdunuz ve bir basketbol kültürü yarattınız. Siz ve sizin gibi idealist insanlar sayesinde şehir basketbolu sevdi. Altyapıdan Alperen Şengün, Şehmus Hazer gibi gelecek jenerasyona damga vurması beklenen isimler, yine sizin yöneticiliğiniz döneminde yetişti. Bandırma’yı özlüyor musunuz? Oradaki hikaye neden yarım kaldı? Galatasaray altyapısının da böyle bir yere evrilmesi mümkün mü?

Teşekkür ederim. Bandırma bir sürecin ürünüydü. 2010 senesinde Altyapı Menajeri olarak göreve başladığımda, altyapımızdan çıkıp şu anda liglerde oynayan oyuncu sayısı bu kadar yüksek değildi. Kulüp kapanmadan önceki yaptığımız raporlamada o dönem 100'ün üzerinde oyuncu Türkiye’nin farklı liglerinde, farklı takımlarında yer alıyordu. Bu süreç Banvit Basketbol Kulübü’nün 2004 senesinde bir şekilde bu altyapı işine yoğunlaşmasıyla başladı. Hepsi tamamen bir ekip çalışmasıydı ve tabii ki hiçbir şeyi tek başıma yapmadım. O dönemki başkanımız Özkan Kılıç, sportif direktörümüz Turgay Çataloluk ve tüm ekibin büyük emeği vardır. Ama bence orada en büyük payı Banvit Basketbol Kulübü’nün patronlarına, özellikle Görener Ailesi’ne vermek gerekiyor. Onların sayesinde potansiyel oyuncu bulduğumuz zaman alabiliyorduk. Bu işin maddi yönünde tamamen arkamızdalardı. Tabii ki çok çalıştık ama sahiplerinin bu yöndeki hevesi de bize çok yardımcı oldu. Bunu bence Galatasaray’da da yapabiliriz. Çünkü burada da arkamızda hem Galatasaray kulübü, hem de güçlü bir NEF şirketi var. Galatasaray altyapısında bu süreci yakından gözlemleyen, A takıma çıkma adayı olan çok fazla genç oyuncu var. Biz bu oyuncuların sayısını da, verdiğimiz eğitimin kalitesini de arttırmaya çalışacağız. Hedeflerimizden bir tanesi 3 ya da 5 sene içerisinde Galatasaray A takımının kadrosunun en azından çatısını, Galatasaray altyapısından yetişen gençlerle oluşturmak. Umarım başarılı olabiliriz. Bunun için de biraz zamana ve gelişime ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

6- Son yıllarda Galatasaray, bir önceki Coach’u Ertuğrul Erdoğan döneminde de özellikle yabancı tercihlerinde hep “potansiyel” gösteren oyunculara yöneldi. Buradan Avrupa’nın isim yapmış kulüplerine ve hatta NBA’e transfer yapan pek çok oyuncu oldu. Bu seneki takımda da kısa sürede kendini kanıtlayan ve büyük liglere göz kırpan oyuncular var. Transferlerdeki kriterleriniz neler? Bir de bir Melo Trimble mevzusu var. Medyada adı pek çok kez Fenerbahçe ile anıldı. Olayın içyüzüne değinir misiniz?

Dediğiniz gibi Galatasaray kulübünde daha önce Ertuğrul Abi ve ekibinin bu yönde gerçekten önemli bir başarısı var. Potansiyelli bir sürü oyuncuyu Galatasaray’a kazandırdılar. Bu da ciddi bir Scouting başarısı. Herkes bilmez ama Ertuğrul Abi benim küçük takımlardayken antrenörümdü. Hem insan olarak, hem de antrenör olarak çok kıymet verdiğim birisidir. Galatasaray kulübünde böyle potansiyeli yüksek oyuncular hep yer aldı. Biz de tabii ki böyle potansiyelli oyuncuları getirmeye çalıştık. Bundan sonraki aşamada o potansiyel oyuncuları tutup, bir Euroleague takımı için parlatmaktan çok, bu kulübe şampiyonluklar kazandırmasını sağlamak lazım. Melo Trimble da böyle bir örnek. Buraya gelmeden önce diğer potansiyel oyuncular gibi onun da bir Euroleague hedefi vardı. Görüşmelerde sözleşmesine Euroleague çıkışı koymak zorunda kaldık. Ama şu anda buradaki yapının, koçla ilişkisinin, camianın ona olan sevgisinin, taraftarın desteğinin hepsinin farkında. Benim öngörüm Melo’nun burada mutlu olduğu ve sezonu burada tamamlayacağı yönünde. Aksi bir durum olursa da B planını kafamızda oluşturmamız gerekir. Medyada adı geçen teklifler, takım isimleri tamamen dedikodudan ibaret. Şimdiye kadar ne Melo’nun böyle bir düşüncesi oldu, ne de bu yönde bize ulaşmış bir teklif var.

7- Buraya gelmeden önce hakkınızda bir araştırma yapmaya çalıştım ama sosyal medyada pek aktif değilsiniz. Ben ve benim gibi bir sürü kişi Turgay Zeytingöz’ün basketbol dışında, sosyal hayatında nasıl biri olduğunu merak ediyor. Kendinizden biraz bahseder misiniz? Ne tür kitaplar okursunuz, nasıl müzikler dinlersiniz, neler yapmaktan hoşlanırsınız vs.

Bizim hayatımız basketbol olmuş (Gülerek). Bu yönde ilk defa bir soru aldığımı söyleyebilirim rahatlıkla. Gerçekten 7/24 çalışan bir süreç içerisindeyiz. Eğer basketbolda üst düzey bir organizasyonun içerisinde yer alıyorsanız, bu yönde bir tutkunuz varsa bu işe çok fazla zaman ayırmak gerekiyor. Kendinize zaman yarattığınızda da genellikle aileyle vakit geçirmeyi tercih ediyorsunuz. O yüzden çok aktif biri olduğumu söyleyemem. Sosyal medyadaki tarafım da gündemi takip etmekten ibaret. Bütün platformlarda aktif değilim. Bir Instagram’ım yok, bir Twitter hesabım var ama oradan da sadece gündemi takip ediyorum. Kusura bakmasınlar insanların oradan yazdıklarını da sürekli o mecrada olmadığım için aksatabiliyorum. Kitap okumaya, kişisel gelişime önem veriyorum. Daha çok kişisel gelişim ve spor kitaplarını tercih ediyorum. Dikkatimi çeken farklı yazarlar da var ama daha ziyade iş ile alakalı şeylerle ilgileniyorum. Evliyim, bir tane kızım var. Böyle de çok mütevazi bir sosyal hayatım olduğunu söyleyebilirim.

8- Son olarak, kariyer planlarınızda ülke dışına çıkmak ve işinizi orada yapmak var mı? Belki Galatasaray’la bu sene bir şampiyonluk yaşayacaksınız, Avrupa’dan da teklif alabilirsiniz. Sizi örnek alan ve bu alanda çalışmak isteyen insanlara neler yapmalarını tavsiye edersiniz?

Çok sevdiğim bir laf var ondan yola çıkmak doğru olacak, “Ne kadar bildiğiniz değil, ne kadar insan tanıdığınız önemli” diye. Sonuçta bu da hayatımızın her yerinde karşımıza çıkabiliyor. Kendilerini geliştirmekten ve fark yaratmaktan geri kalmasınlar. Bizim alanda belki bir spor yöneticisi olarak görünüyorsunuz ama pazarlamadan spor hukukuna, muhasebesel işlerden Scouting’e, medyadan iletişime bütün alanlarla ve alt başlıklarıyla ilgili bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Benim tavsiyem fark yaratmaları ve bu sayede yükselmeleri. Açıkçası ben böyle yapmaya çalıştım. Bir tane yabancı dil biliyorlarsa, ikinciyi öğrenmeye çalışsınlar. Yurtdışında çalışma kısmına gelince; tabii ki neden olmasın ama benim şu anda tüm konsantrasyonum burası. Burayı nasıl daha başarılı bir hale getirebiliriz ve altyapıdan ne kadar çok oyuncuyu üst yapıya çıkartırız, Galatasaray NEF altyapısını nasıl cazibe merkezi haline getiririz bunları düşünüyorum. Tabii Galatasaray gibi bir kulüpte altyapıyla ne kadar uğraşırsanız uğraşın, üst yapıda da sonuç almanız gerekir. Eş zamanlı olarak nasıl daha iyi sonuçlar alırız, taraftarımızı nasıl daha çok mutlu ederiz bunun derdindeyim.

Hiç yorum yok

Okumuş olduğunuz başlık hakkındaki yorumunuzu bırakmak için lütfen aşağıda bulunan alana görüşlerinizi belirtiniz. Unutmayınız ki; yorumlarınız blog ekibinin onayı doğrultusunda görüntülenecektir. Hakaret ve küfür içeren yorumlar onaylanmayacaktır.

Blogger tarafından desteklenmektedir.
google.com, pub-1379219663774483, DIRECT, f08c47fec0942fa0